
HZ. EYYÜBE GELEN MUSİBETLER
a-Eyyub'un(a.s) ailesi ve servetine gelen bela:Tevrat'ın Eyyub kitabında, Hz. Eyyub'un ailesi ve serveti üzerine gelen musibet iki kısma ayrılarak anlatılmaktadır. Birinci musibetin çocukları ve servetine isabet ettiği bundan sonra ikinci bir musibet olarak, Eyyub'un(a.s) bedenine uğradığı şeklindedir.

"Bir gün Eyüp'ün oğullarıyla kızları ağabeylerinin evinde yemek yiyip şarap içerken bir ulak gelip Eyüp'e şöyle dedi: "Öküzler çift sürüyor, eşekler onların yanında otluyordu. Sabalılar baskın yaptı, hepsini alıp götürdü. Uşakları kılıçtan geçirdiler. Yalnız ben kaçıp kurtuldum sana durumu bildirmek için." O daha sözünü bitirmeden başka bir ulak gelip, "Tanrı ateş yağdırdı" dedi, "Koyunlarla uşakları yakıp küle çevirdi. Yalnızca ben kaçıp kurtuldum durumu sana bildirmek için." O daha sözünü bitirmeden başka bir ulak gelip, "Kildaniler üç bölük halinde develere saldırdı" dedi, "Hepsini alıp götürdüler, uşakları kılıçtan geçirdiler. Yalnızca ben kurtuldum durumu sana bildirmek için." daha sözünü bitirmeden başka bir ulak gelip, "Oğullarınla kızların ağabeylerinin evinde yemek yiyip şarap içerken ansızın çölden şiddetli bir rüzgâr esti" dedi, "Evin dört köşesine çarptı; ev gençlerin üzerine yıkıldı, hepsi öldü. Yalnız ben kurtuldum durumu sana bildirmek için." Bunun üzerine Eyüp kalktı, kaftanını yırtıp saçını sakalını kesti, yere kapanıp tapındı. Dedi ki: "Bu dünyaya çıplak geldim, çıplak gideceğim. RAB verdi, RAB aldı, RAB'bin adına övgüler olsun!" Bütün bu olaylara karşın Eyüp günah işlemedi ve Tanrı'yı suçlamadı."[iii]
Kur'an'da herhangi bir açıklama bulunmamasına karşın, tefsirlerde "Abdullah b. Mes'ud dedi ki: Eyyûb'un hanımı dışında aile halkı vefat etmişti."[iv] Rivayeti ile Hz. Eyyub'un hanımına bela isabet etmediği belirtilmektedir.
Tevrat'ta anlatılan musibet sahnesine göre; Hz. Eyyub'un ailesi ve servetine gelen bu beladan, hanımının istisna tutulduğu anlaşılmaktadır.

b-Hz. Eyyub'un bedenine gelen musibet: Kur'an, Hz. Eyyub'un bedenine gelen musibet ile ilgili olarak şu ayetlerde işarette bulunur."Biz de onun duasına icabet ettik ve ona değen zararı kaldırdık…"[vii] Sad suresinde biraz daha açık olarak şöyle belirtilmektedir:
"Kulumuz Eyyûb’u da an. Hani o, Rabbine, “Şeytan bana bir yorgunluk ve azap dokundurdu” diye seslenmişti.""Biz de ona, “Ayağını yere vur! İşte yıkanacak ve içecek soğuk bir su” dedik."
Hz. Eyyub'un ailesi ve serveti yok olduğuna göre ona, Cenabı Hakk'ın "...'Ayağını yere vur! İşte yıkanacak ve içecek soğuk bir su'...." diye gösterdiği şifa kaynağı, kendisinin hastalığına işaret etmektedir.
Hz. Eyyub'un bedenindeki hastalığına dair Kur'an'daki mücmel anlatıma mukabil, Tevrat'ın Eyyub kitabında oldukça mufassal ifadeler yer almaktadır.
Tevrat'taki bu mufassal anlatımlar; İslam müfessirleri tarafından Hz. Eyyub'un konumunu daha âlâ yerlere getirme saikıyla olsa gerek, daha da arttırılarak, olağan üstü abartılarla yüklü İsrailiyatla doldurulduğu gözlemlenmektedir. Bu durum Hz. Eyyub'u ve hastalığını mitolojik bir konuma sokarak, Kur'an'ın vermek istediği beşer ve resul insan kişiliği ve örnekliğinden uzaklaştırmaktadır.